Dslr Fotoğraf Ayça Oğuş Özel Röportajı :
Bizi kırmayıp röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için öncelikle teşekkürlerimizi sunuyoruz.Bize biraz kendinizden bahseder misiniz Ayça Oğuş kimdir ?
Ben teşekkür ederim.Hep en zor soru olarak bunu görüyorum.. Ekonomi okumuş ama fotoğrafa gönül vermiş bir fotoğrafçı diye kısaca kendimi tanımlayabilirim. 1 erkek çocuk annesiyim aynı zamanda ve bu benim en önemli kariyerim.
Ülkemizde bu işin eğitimini alarak yapan fotoğrafçı sayısı gerçekten az.Aynı zamanda sizin tarafınızdan verilen atölye eğitimleri olduğunu da biliyoruz.Özellikle bu alanda eğitimin sağladığı ayrıcalıklar sizce nelerdir ?
Bu işin eğitimi derken doğum fotoğrafçılığını kastediyorsanız zaten bunun bir okulu yok ancak fotoğraf okuyabilirsiniz ama doğum fotoğrafçılığı henüz eğitim kurumlarında yer almadı sadece bir üniversitede 4. Sınıfa ders olarak verildiğini duydum. Benim atölyeye başlarken kaygılarım teknik eğitimden daha ziyade etik eğitimdi. Günümüzde çok popüler bir meslek dalı artık doğum fotoğrafçılığı ve çok kişi buna heves ediyor ancak çalışma alanlarımız steril en önemlisi mahrem, bazı kuralları var. Aileye, bebeğe, sağlık personeline karşı sorumluluklarımız var, atölyede bunlardan bahsetmek birincil amacım. Bu kuralları bilerek başlamak bizim mesleğimiz adına çok önemli, süreç içerisinde yapılacak olan hatalar tüm meslektaşlarımı etkileyecek sonuçlar doğurabiliyor bu sebeple doğum fotoğrafçılığı yapmak isteyen herkese bu işi yapan, tecrübeli birinden öncelikleri öğrenmeleri gerektiğini öneriyorum her zaman.
Hamile,doğum fotoğraflarından doğum günü,hastanede aile fotoğraflarına kadar geniş bir yelpazede fotoğraf çekiyorsunuz.Bunların içinde kendinize en yakın olarak hangisini görüyorsunuz ?
En çok doğum! Ben an fotoğrafçısıyım. 4. senem artık ve kurgudan daha çok, köşede kenarda kalıp, ailelerin 3. gözü gibi davranmayı seviyorum. Onların belki de hiç farkında olmadıkları daha sonra fotoğraflara bakarken gördükleri o gizli anlar var ya.. işte onları yakalamayı seviyorum. Sadece doğumda değil tüm fotoğraf çekimlerimde, projelerde ben gizli anları yakalamayı seviyorum. Bu anlardan da bir hikaye yazmayı sonuncunda.. serbest kalmayı tercih ediyorum yönlendirmek ve yönlendirilmekten ziyade, böylece kalbim ve parmağım birlikte çalışabiliyor. Belki de kendimi en iyi bu cümle ile tanımlayabilirim : kalbimin ve parmağımın engramı sonucunda çıkan kareler..
Elbette ön görüşmeler önemli ama iş yoğunluğu sebebiyle her aile ile önceden görüşemiyorum. Bir de benim çalıştığım kişiler hamile her zaman rahat bir şekilde ofisime gelemeyebiliyorlar ama o zaman telefon görüşmeleri uzun uzun oluyor.Ailelerin mahremiyeti, istekleri benim için çok önemli ayrıca doğum bir süreç bu sebeple beni ne zaman aramaları gerektiğini ve sonrasında nasıl bir yol izleyeceğimizi uzun uzun anlatmam gerekli. Bebek fotoğraflarında ise genelde stüdyo yerine bebeğin doğal ortamlarını tercih ediyorum böylece genelde evlerine gidiyorum. Hazırlık sürecinde bol bol sohbet etme fırsatımız oluyor. Anları, duyguları yakalayabilmek için benim karşımdaki kişiyi tanımam şart o yüzden uzun sohbetler çok faydalı.
Yeni doğan çekimlerimde zaten doğal ışık kullanıyorum ancak doğum çekimlerinde kesinlikle flaş kullanılmaz diye bir kural olduğunu düşünmüyorum. Bebeğin gözüne direkt olarak flaşı patlatmazsanız sorun yok. Bazen hastane odaları çok karanlık olabiliyor ya da gece geç saat çekimleri olabiliyor o yüzden harici bir flaş kullanabiliyorum kullanmasam bile mutlaka her ihtimale karşı makineme takılı oluyor ama dediğim gibi hiç bir zaman modelin tam suratına patlatarak değil. Genelde tavandan ya da arkadan alıyorum flaş ışığını ancak bunu kullanmadan önce aileden izin mutlaka alıyorum. Bebek odaya geldiğinde ise bebeğin yüzü bana dönükse hiç bir şekilde kullanmıyorum ancak bebeğin yüzü bana dönük olmadığında yine flaşı yukarıya vererek kullanabiliyorum. Çocuklarda ve bebeklerde gözler açıkken ve direkt size dönükken flaş kullanmamak gerekiyor bu doğrudur.
Canon kullanıyorum ama herhangi bir “markacı” değilim. Eskiden beri makinem hep Canondu gövdeyi değiştireceğim zaman da objektiflerimden dolayı yine hep Canon tercih ediyorum. Bana, elime biraz daha yumuşak hatları ile daha çok uydu diye açıklasam çok teknik bir açıklama olmayacak biliyorum ama ilk dijital makineye geçerken karar verdiğim özelliklerdeki makinanın iki markasını da elime aldım gözümü kapattım ve his olarak onay verdiğim marka Canon oldu.
Son olarak,telafisi olmayan özel anları fotoğraflıyorsunuz.Yapılabilecek en ufak bir hata çekiminizi tamamen bozabilir ve fotoğrafları bekleyen müşterilerinizi hayal kırıklığına uğratabilir.Bu noktada teknik anlamda ve hazırlık aşamasında nelere dikkat ediyorsunuz ?
Ah evet! Telafisi gerçekten yok! Bir keresinde tam bebek çıkarken pilim bitti! Sonuçta teknolojik aletler bunlar ve anlık olarak hayal kırıklığına uğratabiliyor. Bir kere de kartımda 50 kare hata verdi tam da bebekle annenin ilk buluşma anlarının olduğu kareler! Bir kurtarma programı ile kurtardık. Aslında iki makine ile çekime gitmekte fayda var ama ben hepsini kontrol etmek yerine cebimde yedek kart ve pil mutlaka taşıyorum her çekimde. Bol bol kartım ve pilim var. Çekim sonrasında hemen önce bilgisayarıma sonra serverıma yedek alırım ve işi teslim etmeden de karttan işi silmem.
Röportaj : M.Fatih Düzgören
Bunu paylaş:
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)