“Gelin, Bozcaada Caz Festivali’nde bu yıl miselyumun şaşırtıcı dünyasını düşünelim.” diyen festivalin teması bu sene “MİSELYUM”
Peki kendi bedenimizde de buna benzer bir ağ olduğunu biliyor muyuz ? Ben de kendi alanımdan bakarak hem festival keşif etkinliklerinde yer alıyorum hem de dilim bedenim döndüğünce kendi bedenimizdeki bağlantıları anlatmak hissettirmek fark ettirmek istiyorum. Yazının sonunda etkinlik tarihlerini yazacağım.
Hem yüz hem de tüm beden yogamızı yapacağız festivalin büyülü atmosferinde.
Miselyum nedir ?
Miselyum yeraltının mantar iplikleri veya hiflerden oluşan bir ağıdır. Trilyonlarca uzantıları vardır. Bitkilerin birbirleriyle besin paylaşmasına olanak sağlarlar. Genellikle yer altında oluşur ancak çürüyen ağaç gövdeleri gibi başka yerlerde de gelişebilir. Tek bir spor miselyum oluşumu başlatabilir, mantarlar gibi mantarların meyve veren gövdeleri miselyumda filizlenebilir. Dünya’da nerede olursanız olun bastığınız toprağın altında hep miselyum olacaktır.*
Miselyumlar toprak için hayati öneme sahiptir. Organik materyali parçalayarak hammaddelerini ekosistemde tekrar kullanılabilir hale getirirler. Üstelik bitki familyalarının %92’si mantarlarla etkileşime girer. Bu tür simbiyoza mikoriza adı verilir. Bu onu dünyadaki en büyük organizma yapar .
Miselyumun başka önemli işlevleri ve kullanımları da vardır. Örneğin tarımsal üretim büyük ölçüde toprağın durumuna bağlıdır. Mantarlarla etkileşim olmazsa bitkiler çok daha az gelişir. Mantarlar ayrıca pestisitler ve petrol ürünleri gibi toksik maddeleri parçalamak, suyu filtrelemek (mikofiltrasyon) ve hatta ambalajlamanın hammaddesi olarak da kullanılır.
Nasıl da aşık olunası bir sistem değil mi?
Peki Fasya nedir ?
Genellikle, insan vücudunu düşündüğümüzde, onu şu şekilde tarif edebiliriz: “Bir deri katmanımız, sonra biraz yağ, sonra bir veya iki kas katmanımız var. Bunların altında kemikler ve organlar, sonra da omurilik var. Sonra da sinirler ve damarlar her yerde dolaşıyor. Bunların hepsi hücrelerden oluşuyor. Ve evet, tüm bunların arasında, her şeyi bir arada tutan bağ dokusu var: Fasya. Bedenimizin her yerini saran lifli bağ dokusundan oluşan bir kılıf.
Hareketten sıcaklığa, basınca ve kas etkileşimine kadar her türlü dokunuşa yanıt vererek, 250 milyondan fazla sinir ucuyla en büyük duyu organı olması nedeniyle vücutta olup bitenleri beyne iletir.
Kaslarımıza, tendonlarımıza, bağlarımıza, dokularımıza, organlarımıza, sinirlerimize, eklemlerimize ve kemiklerimize destek sağlar. Fasyamız sağlıklı olduğunda esnektir. Fasya gerildiğinde hareketi kısıtlayabilir ve ağrılı sağlık sorunlarına neden olabilir. Fasya, vücudumuzun her yerine şekil ve işlev sağlayan, sistem çapında bir ağın parçasıdır. Esnek ve gerilime direnebilen sürekli bir doku tabakasıdır.
İçerdiği hücreler ve moleküller sayesinde hormon üretebilir ve tepki verebilir. Hormonlarımız ruh halimizi, metabolizmamızı, organlarımızın nasıl çalıştığını, büyümemizi ve gelişmemizi kontrol eder.
Fasyayı yumuşak doku iskeleti olarak düşünebiliriz. Vücut yapılarımızı stabilize eder ve vücudumuza güç verir. Kaslarımızı ayırır ve kas gerginliğini azaltır. Ayrıca eklem stabilitesine ve hareketine yardımcı olur ve dolaşımımızı iyileştirir. Fasya, tüm vücut sistemlerimizin bir arada çalışmasını sağlayan bir ortam sağlar.
Fibromiyaljiyle ilgili çalışmalarım sayesinde en etkili tedavinin miyofasyal gevşetme olduğunu gördüm. Bu, duyguların fasyada tutulduğunun anlaşılmasına yol açar. Vücudun bizi desteklemenin pek çok yolu vardır ve en iyi yollardan biri, biz hazır olana ve onları işleme kapasitesine sahip olana kadar duyguları dokularımızda (çoğunlukla fasya) depolamaktır. Fasyayı insan “miselyumu” olarak da düşünebiliriz; vücutta dolaşan ve her dokuyla etkileşime giren canlı bir ağ. Yüzeyin altındadır ve onu dışarıdan göremezsiniz. Sert ve kuru olduğunda gerginliğe dayanamaz veya harekete izin veremez. Susamış bir bitkiye benzer şekilde, aşırı susuz kalmış fasya sert, lifli ve kırılgan hale gelebilir , bu da onu yırtılmaya, iltihaplanmaya ve acıya daha yatkın hale getirir. Ancak uygun şekilde nemlendirildiğinde bunu görün; yaşamın tüm harikalarını birbirine bağlar ve düzenler.
Miselyum ve fasya arasındaki benzerlikten anlıyoruz ki her ikisi de içerdikleri parçaların işlevlerini bütünsel olarak yerine getirmelerini sağlar. Sistemin yararına onarıcı müdahaleyi planlar ve uygular. Nasıl ki fasya fiziksel bedenimizin genel refahı için önemliyse, miselyum da sağlıklı toprak yaşamı için gereklidir.
Yeraltı miselyum sisteminin ve vücudumuzun fasyal ağının benzer fraktal doğasına hayran olmamak elde değil.
7 EYLÜL YÜZ YOGASI KAYIT FORMU
8 EYLÜL YOGA VE KAHVE ARASI BİLET SATIŞ
Bunu paylaş:
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
Comments(2)
YÜZ YOGASI İŞE YARIYOR MU? – AYÇA OĞUŞ || YOGA | BOZCAADA | FOTOĞRAF says:
24 Eylül 2024 at 09:25[…] başlamalısınız. Nefes egzersizleri, omuzları gevşetmek için önemlidir. Bu konuyu Fasya yazılarımda daha detaylı bir şekilde açıklamaya çalışıyorum. Sonuç olarak biz yüzdeki 60 […]
BOZCAADA CAZ FESTİVALİ YOGA 2024 – Pinik-Kuş | Ayça Oğuş Blog says:
13 Ekim 2024 at 21:25[…] sene yüz yogası da festivale uğradı .Teması miselyum olan bu seneki festivalde, insan bedeninin miselyumu fasya anlattığım ve […]